Halil İbrahim: Aynı Yerde Seni Bekliyorum, Dön!
Gecenin en karanlık saatinde, rüzgâr sokak aralarında usulca dolaşıyor, uzaktaki minarelerden yankılanan ezan sesi içimi titretiyordu. Gökyüzü, yıldızlarını saklamış, ay mahzun bir yüzle bulutların arasına sığınmıştı. İşte tam o anda telefonum titredi. Ekranda kısa ama sarsıcı bir mesaj belirdi: “Evet, seni aynı yerde bekliyorum. Geri dön.”
Halil İbrahim…
Bu ismi gördüğüm an içimde tuhaf bir his uyandı. Sadece birkaç kelimeyle bu kadar güçlü bir çağrı nasıl yapılabilirdi? Zihnim geçmişe, eski anılara sürüklendi. O sokaklar, o kahve kokusu, kaldırım taşlarına dökülen kahkahalar… O yer hâlâ orada mıydı? Yoksa sadece bir hatıranın içinde mi yaşıyordu?
Halil İbrahim’in çağrısı, sadece birinin bir yere dönmesini istemek değildi. O, geçmişin ve duyguların üzerine kurulmuş bir köprü gibiydi. “Aynı yerde bekliyorum” demek, aslında çok daha derin bir anlam taşıyordu. Zaman değişmiş, hayat ilerlemişti ama bazı şeyler sabit kalmıştı. Bazen geriye dönmek, ileriye gitmenin tek yoluydu.
Peki ya biz? Hayatın koşturmacası içinde ne kadar şeyi geride bırakmış, ne kadar yerden kaçmıştık? Anılarımızı, sevdiklerimizi, hayallerimizi? Halil İbrahim’in mesajı, hepimize bir çağrı gibiydi: “Geri dön.”
Belki eski bir dost bizi affetmek için bekliyordur. Belki yarım bıraktığımız bir hayal hâlâ içimizde bir yerlerde yanıyordur. Belki de bir zamanlar kaçıp gittiğimiz şehir, özlemle dönüşümüzü bekliyordur. Kim bilir?
Şimdi gözlerini kapat. Kendine sor: Dönmen gereken bir yer var mı? Bir zamanlar mutluluğu hissettiğin o sokaklar, o insanlar, o hayaller hâlâ seni bekliyor olabilir mi?
Belki de zaman, geri dönme zamanıdır.
Halil İbrahim’in dediği gibi: “Seni aynı yerde bekliyorum. Gel.”
Eğer bir şey seni çağırıyorsa, belki de gitmelisin. Çünkü bazı yolculuklar, ancak başladığın yere dönerek tamamlanır.