Burak’ın Ailesi, Beyin Kanaması Geçiren Neslihan’ı Suçluyor: “Her Şey Senin Suçun!”
Şehir hastanesinin acil servisinde koşuşturan doktorlar, hastane koridorunda endişeyle bekleyen aile üyeleri ve gözyaşları içinde cevap arayan bir kadın… O gece, Burak ve ailesi için bir dönüm noktasıydı. Genç adam, ani bir beyin kanaması geçirmiş ve ameliyata alınmıştı. Ancak, onun hayatını değiştiren bu trajik olayın ardından ailesinin öfkesi, tüm gücüyle Neslihan’a yöneldi.
Burak’ın anne ve babası, acı içinde beklerken, Neslihan’ın üzerine yürüdü ve sert bir şekilde onu suçladı:
“Her şey senin suçun! Eğer Burak bu durumda olursa, bunun tek sebebi sensin!”
Bu sözler, Neslihan’ın kalbine bıçak gibi saplandı. Peki, gerçekten suçlu muydu? Yoksa yaşanan her şey sadece talihsiz bir kazadan mı ibaretti?
BİR AŞK HİKAYESİNİN DÖNÜM NOKTASI
Neslihan ve Burak uzun zamandır birlikteydi. Çiftin ilişkisi, dışarıdan bakıldığında kusursuz görünüyordu. Ailelerinin bazı karşı çıkışlarına rağmen, ikisi de birbirine bağlıydı. Burak’ın ailesi, Neslihan’ın karakterine hiçbir zaman tam olarak güvenmemişti. Onlara göre Neslihan, Burak’a uygun biri değildi. Ama Burak, ailesinin tüm karşı çıkışlarına rağmen “Neslihan benim hayatım” diyerek her defasında sevdiği kadının arkasında durmuştu.
Ancak son zamanlarda çiftin arasında bazı tartışmalar yaşanmaya başlamıştı. Özellikle Burak’ın ailesinin sürekli olarak Neslihan’a baskı yapması ve onun üzerine gelmesi, Burak ile ailesi arasındaki ipleri germişti. Burak, ailesi ve sevdiği kadın arasında sıkışıp kalmıştı.
Olayın yaşandığı gece, çift arasında büyük bir tartışma çıkmıştı. Burak ve Neslihan, bir restoranda yemek yerken konuşma, giderek hararetlenmişti. Neslihan, Burak’ın ailesinin sürekli ona kötü davranmasını ve aralarına girmesini istemediğini söylüyordu. Burak ise ailesinin aslında kötü niyetli olmadığını ama bazen sınırlarını aştıklarını kabul ediyordu. Ancak o an, bu tartışma daha da büyüyerek kontrolden çıktı.
Burak, aniden başını tuttu. Yüzü bir anda solgunlaştı ve gözleri karardı. “Başım… Çok kötü dönüyor…” diyerek sandalyesine yığıldı. O an, Neslihan’ın içinde büyük bir panik patladı. Burak bir anda bilincini kaybederek yere düştü.
HASTANEDE ZAMANLA YARIŞ
Hastaneye ambulansla getirilen Burak, acil müdahaleye alındı. Doktorlar hızla beyin kanaması geçirdiğini tespit etti ve acil ameliyat yapılması gerektiğini söyledi. O an, Neslihan’ın dünyası başına yıkılmıştı. Sevdiği adam, gözlerinin önünde yaşam mücadelesi veriyordu.
Burak’ın ailesi hastaneye ulaştığında, doktorların söyledikleri onları daha da korkuttu:
“Durumu çok kritik. Beyin kanaması ağır. Müdahale ediyoruz, ama kesin bir şey söylemek için erken.”
O an herkesin nefesi kesildi. Ancak Burak’ın ailesi, yaşadıkları korkuyu öfkeye dönüştürdü. İlk hedefleri Neslihan oldu.
“HER ŞEY SENİN SUÇUN!”
Burak’ın annesi, gözyaşları içinde Neslihan’a dönerek bağırdı:
“Eğer Burak senin yüzünden bu kadar stresli olmasaydı, bu asla yaşanmazdı! Onu sen hasta ettin! Aklını karıştırdın, ailesinden kopardın! Bizim çocuğumuzu mahvettin!”
Burak’ın babası da sessiz kalmadı:
“Sen hayatımıza girdiğinden beri Burak’ın başına gelmeyen kalmadı. Ailemizi bölmek için elinden geleni yaptın. Oğlumuzu senden kurtaramadan hasta oldu! Bizim oğlumuzu mahvettin Neslihan!”
Neslihan, bu suçlamalar karşısında donup kaldı. İçinde tarifsiz bir acı hissetti. Gözlerinden yaşlar süzülürken, konuşacak gücü kendinde bulamıyordu.
“Ben… Ben onu seviyordum…” diye fısıldadı.
Ama Burak’ın ailesi için bu sözlerin bir anlamı yoktu. Onlara göre gerçek sevgi bir insanı hasta etmez, ailesinden uzaklaştırmazdı. Neslihan’ın, Burak’ın stresini artırarak onu bu noktaya getirdiğini düşünüyorlardı.
GERÇEK SUÇLU KİM?
Ancak olaylar düşündükleri gibi olmayabilirdi. Burak, beyin kanaması geçirdiğinde stresin etkili olduğu söylense de, bu bir sağlık sorunu idi. Önceden fark edilmemiş bir damar tıkanıklığı veya genetik yatkınlık gibi faktörler de bu tür beyin kanamalarına sebep olabilirdi. Ancak Burak’ın ailesi, suçlayacak birini arıyordu. Onlar için en kolay hedef, her zaman istemedikleri Neslihan oldu.
Doktorlar, Burak’ın sağlık durumu hakkında açıklama yaparken, beyin kanamasının birçok farklı sebebi olabileceğini, ancak kesin nedenin belirlenmesi için daha fazla test yapılması gerektiğini belirttiler.
Fakat bu açıklama bile Burak’ın ailesini sakinleştirmedi. Onlar için asıl mesele, oğullarının bu hale kimin yüzünden geldiğiydi.
NESLİHAN’IN KARARI
Hastane koridorunda tek başına oturan Neslihan, yaşadığı suçluluk duygusuyla boğuşuyordu. Gerçekten onun yüzünden mi olmuştu? Yoksa bu sadece kaçınılmaz bir sağlık sorunu muydu?
Burak’ın yoğun bakımda olduğunu bilmek, onu delirtmek üzereydi. Sevdiği adam, ölümle burun burunaydı. Ama ona ulaşamıyordu. Burak’ın ailesi, Neslihan’ın hastaneye daha fazla gelmesini istemediklerini sert bir şekilde dile getirdi.
Afra, “Bırak artık oğlumuzu! O bizim! Senin ona zarar vermene daha fazla izin vermeyeceğiz!” diyerek Neslihan’a kapıyı gösterdi.
Neslihan, gözyaşlarını silerek derin bir nefes aldı. Burak’ın sağlığı her şeyden önemliydi. Ama bir yandan da onun yanında olamayacağını düşünmek, yüreğini paramparça ediyordu.
Sessizce ayağa kalktı ve hastane kapısından çıktı. Burak için her zaman dua edecekti. Ama belki de artık onun hayatında yeri yoktu…
SON SÖZ
Hikayenin sonunda, Burak’ın akıbeti hâlâ belirsizdi. Doktorlar ellerinden geleni yapıyordu ama her şey kadere bağlıydı. Neslihan ise, hayatındaki en büyük aşkını, belki de tamamen kaybetmişti.
Ama gerçekten suçlu olan kimdi? Neslihan mı? Yoksa hayatta bazen yaşanan olayların kimsenin kontrolünde olmadığını anlamayanlar mı?
Gerçek olan bir şey vardı: Bazen en çok sevdiğimiz insanlar bile bize en ağır suçlamaları yöneltebilir…
Ve bazen, sevgi bile insanı kurtarmaya yetmezdi…